Çocukluğumda rahmetli dedemle Yalvaçta Akköprüye bahçeye giderken dedem bazen yol kenarlarından sarı çiçekli bir ot toplardı. Bu otun bizim evdeki adı Dedemin çayı idi. Zannederim diğer büyüklerimiz vaktiyle tadına bakmış pek beğenmemişlerki dedemden başka kimse bu çayı içmezdi. Bizede öneren yada veren hiç olmadı bende tadını bilmiyorum. Bizim apartmanın önündeki minik çayırlıkta bir kaç yerde bu sarı çicekli bitkiyi gördük. Önce bu ot çocukluğumun otumu diye emin olamadım. Sonradan emin oldum ve biraz araştırdım. Bu bitkinin yagın bir kaç halk izmi var kılıçotu, binbirdirek otu gibi ama litaratürdeki yagın isim Sarı Kantaron. Sarı kantaron bitkisinin latince adı Hypericum perforatum L. ingilizce adı ise St. John’s wort‘tur. Meğer Dedemin çayı ne mucize birşeymiş. Marankinin sitesinde bir akedemisyenin bitki hakkında şu demecini buldum:
“Ondokuz Mayıs Üniversitesi Bafra Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Cüneyt Çırak, bitkinin yaygın olarak üretilmesinin amaçladığını söyledi. ''Bu bitki Hristiyan aleminde şifa verici ve kötü ruhları kovucu etkisi olduğuna inanıldığı için kutsal bir bitki olarak tanınır'' diyen Çırak, şunları söyledi:
''Bitki St. John gününde toplandığında, şifa verici ve kötü ruhları kovucu etkisinin en fazla olacağına ve o gün birisi yastığının altına bir kantaron çiçeği koyarsa, rüyasında Hz. Yahya'yı göreceğine ve onun da bir sonraki yıla kadar o kişiyi kutsayacağına inanılmaktadır. Hrıstiyan alemi bu nedenle bu bitkiye büyük önem verir. Bunun dışında kantaron bitkisinin tıbbi alanda kullanımı her geçen gün artmaktadır. O nedenle, üretimi pek yaygın olmayan bitkiyi hem yöre çiftçisine tanıtmak hem de üretimini yaygınlaştırmak istiyoruz."
ANTİDEPRESAN ETKİSİ BULUNUYOR
Kantaronun son yıllarda bilhassa antidepresan olarak kullanımının yaygınlaştığını da anlatan Çırak, ''Günümüzde kantarondan hazırlanan farklı formlardaki farmakolojik ürünlerin satış değeri dünya genelinde her yıl milyonlarca dolara ulaşmaktadır. Ülkemiz kantaron türleri bakımından önemli bir merkezdir ve mevcut türlerin çoğu endemiktir. Dolayısıyla kantaron ülkemiz için değerlendirilmesi gereken doğal bir zenginliktir'' diye konuştu.
Kantaronun son yıllarda bilhassa antidepresan olarak kullanımının yaygınlaştığını da anlatan Çırak, ''Günümüzde kantarondan hazırlanan farklı formlardaki farmakolojik ürünlerin satış değeri dünya genelinde her yıl milyonlarca dolara ulaşmaktadır. Ülkemiz kantaron türleri bakımından önemli bir merkezdir ve mevcut türlerin çoğu endemiktir. Dolayısıyla kantaron ülkemiz için değerlendirilmesi gereken doğal bir zenginliktir'' diye konuştu.
Çırak, kantaron bitkisinin halk arasında yüzyıllardan bu yana şifa verici bir ot olarak sinir hastalıkları, adet krampları, siyatik, eklem iltihabı ve mide rahatsızlıklardan kaynaklanan ağrıların giderilmesinde ve bazı cilt hastalıklarının tedavisinde kullanıldığını da belirtti. Çırak, kantaron bitkisini mutlaka ekonomiye kazandırmak istediklerini ifade ederek, şunları kaydetti:
PROJE 3 YILDA HAYATA GEÇİRİLECEK
''Son yıllarda alternatif tedaviye ve bilhassa bitkisel kökenli doğal ürünlerin tedavi amaçlı kullanımına artan bir ilgi var. Endüstrisi gelişmiş ülkelerde son 10 yıldan bu yana bitkisel ilaçların satışı önemli derecede artmıştır. Uykusuzluktan gerginliğe, şişmanlıktan astım bronşite, egzamadan varise kadar pek çok hastalığın tedavisinde bitkisel ilaçların kullanımındaki bu eğilimden payını alan bitkilerden biri de kantarondur. Bu nedenle bu bitkinin kültürünü geliştirerek yöre insanına katkı sağlamayı amaçlıyoruz.''
PROJE 3 YILDA HAYATA GEÇİRİLECEK
''Son yıllarda alternatif tedaviye ve bilhassa bitkisel kökenli doğal ürünlerin tedavi amaçlı kullanımına artan bir ilgi var. Endüstrisi gelişmiş ülkelerde son 10 yıldan bu yana bitkisel ilaçların satışı önemli derecede artmıştır. Uykusuzluktan gerginliğe, şişmanlıktan astım bronşite, egzamadan varise kadar pek çok hastalığın tedavisinde bitkisel ilaçların kullanımındaki bu eğilimden payını alan bitkilerden biri de kantarondur. Bu nedenle bu bitkinin kültürünü geliştirerek yöre insanına katkı sağlamayı amaçlıyoruz.''
Halk kültürü ne muhteşem bir birikim binlerce yıllık birikim ve süzgeçten geçen tecrübelerin sonucu. Rahmetli Dedem büyüklerinden öğrendiği bu bitkiyi bizlerede öğretmişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder