Geçen hafta eşim Funda bize bişi yaptı. Yaptı diyorum çünkü
çocukluğumuzda Yalvaçta bişi için yapmak kelimesi kullanılırdı. Bişi pişirdik
denmezdik. Çocukluğumda Ananemin yaptığı bişileri ve onun üzerine toz şeker
dökerek yediğimizi hatırlıyorum. Ne kadar sevinirdik! Oysa mayalı hamurun yağda kızartılması ile
yapılan son derece basit ve lezzetli bir yiyecek. İnternette dolaşıp şöyle bir
baktığınızda “yapımı kolay”, “cankurtaran” gibi tanımlarla anlatılan bir
geleneksel Türk yemeği. Bin yıl önceki yazılı kaynaklarda geçen bir kültür
ögesi. Önce şu basit tarifi verelim sonra halk kültüründeki yerine ayrıca bakalım.
Tarif:
Mayalı hamurun kızgın yağda kızartılması bu kadar basit ama ayrıntıya girelim. Hamuru kendiniz evde hazırlamak isterseniz 3 bardak un, 1 bardak
su, ½ paket kuru maya, 1 çay kaşığı tuz. Hamuru yoğuruyoruz, katı bir hamur
olmamalı unun su alışına göre un ekleyerek katılığını ayarlamalıyız. Hamurun
üzerini nemli bir bezle kapatıp 1-1,5 saat mayalanmasını bekleyelim. Dilerseniz
hamurla uğraşmadan en yakın fırından iki ekmek hamuru alarak hemen
kızartabilirsiniz. Kendi yaptığınız yada
hazır aldığınız hamuru ceviz tanesi kadar parçalara bölüp (biz böyle küçük seviyoruz.
Evdeki tavada kızartması da kolay oluyor. Çocukluğumda hatırladığım bişiler daha
büyüktü.) düz bir zemin üzerinde elle yada oklava ile hafifçe açıp kızgın yağda
tavada kızartıyoruz. Hepsi bu kadar afiyet olsun.
Türk Halk Kültüründe Bişi
Anneme sordum, eskiden ne zaman bişi yapılırdı diye. Oda üç
ayların başlangıcında, cenazelerin yedinci günü yapılan mevlütte, hayır
işlenmek istenen her zaman yapılıp dağıtılırdı dedi.
Etnografya Müzesi müdürü Dr Hamit
Zübeyir Koşay’ın 1961 yılında yayınlandığı “Anadolu Yemekleri ve Türk Mutfağı1
kitabında İffet Babagilin Türk Folklor
Dergisindeki2 yazısından
yaptığı alıntıda “Mübarek Regaip gecesinde hemen hemen Konyanın bütün ocakları
tüter. Ocağı tütebilen yabancılara ve o gün tavasını ateşe koyamayanlar,
fakirler için ....bişi ismi verilen.. susam yağında kızartılmış mayalı hamurlar
dağıtılır. Konyanın ocak başlarında gelinli kaynanalı evlerde hep bu işe mübarek
bir iş diye sarılınır. Sıcak sıcak dağıtılması adet olan bu bişiler büyük bir
itina ile hazırlanırlar.” Bu alıntı ve annemin söyledikleri ile örtüşüyor. Bişi
bir Türk Yemeği olmakla beraber geçmişte toplumsal sosyal dayanışmanın bir
aracı idi. Bundan bin yıl önce yazılan Kaşgarlı Mahmutun ünlü eseri Divanü
Lugati't-Türk de bişi külde pişirilip yağa doğranan ekmek olarak geçiyor. Buda
bize bişinin halk kültüründe bin yıldan eski bir gelenek olduğunu gösteriyor.3
Günümüz endüstriyel gıda üretim
kültürü içinde un ve yağdan üretildiği için eskisi kadar pek popüler olmayan
bişi çok değil yüz yıl öncesinden eski dönemde her evde bulunan temel besin
maddelerinden üretilen bir yiyecek olarak şimdiki kültürümüzde olduğu yerden
daha revaçta idi. Hamuru pişirmek için fazla komplike teknik donanım gerektirmeyen,
kolayca hatta yerleşik düzende bile olmayan konar göçer kavimlerin bile kolayca
yapabileceği bir yemek olduğu için binlerce yıl kültürümüzde yasamıştır.
Geleneksel yemeğimize hak ettiği itibarı verelim ve afiyetle yiyelim.
1 Dr Hamit Zübeyir Koşar, Akile Ülkücan, Anadolu Yemekleri ve Türk Mutfağı, Çiya Yayınları 2011 (ilk baskının tıpkı basımı)
2 Zübeyir Koşarın kitabında alıntı yaptığı İffet Babgil ve Folklor Dergisi konusunda bir bilgiye ulaşamadım fakat sayı 107 s.1708 kaydı vermiş.
3 Kaşgarlı Mahmutun ünlü eseri Divanü
Lugati't-Türk'e Türk Dil Kurumu internet sitesindeki veri tabanından ulaştım.
Tarifinizi not edip yarin kandilde yapacagim insallah. Tesekkürler.
YanıtlaSilNesrin Hanım,
SilEndüstrileşen ve şehirleşen yemek kültüründe eski adetleri yaşatmak yada çabasında olmak çok güzel. Mutlaka bir kaç kapıyada dağıtmaya çalışın!