Yeniköy Yalıları |
Yeniköy,
İstanbul boğazının Rumeli yakasında yer alan en güzel semtlerden birisidir.
İlçe olarak, Sarıyer'e bağlıdır. Kuzeyinde Tarabya, güneyinde ise İstinye
semtleri ile komşudur.
Yeniköy'ün yerleşim bölgesi olarak ne zaman kurulduğu kesin olarak bilinmiyor. Bazı kaynaklar Bizans döneminde böyle bir semte rastlanmadığından bahsederken, bazı kaynaklar ise tam aksine, Bizans döneminde ki adını bile vermektedirler. Ancak kesin olan, Yeniköy'ün Kanuni Sultan Süleyman'ın(1520-1566) fermanı ile, Karadeniz, özellikle Trabzon ve Rize tarafından getirtilen Rum ve Türk ailelerin iskan edilmesiyle kurulduğudur. Yeni bir yerleşim bölgesi olan buraya Türkler Yeniköy, Rumlar ise, aynı anlama gelen Neohorion(Neokhorion) demişlerdir. Zamanla Neohorion kelimesi, biraz kısaltılarak Nihoriye dönüşmüş ve öyle söylene gelmiştir.
Ne var ki bazı kaynaklar, Yeniköy'ün antik çağlarda ki varlığından bahseder ve isminin Neapolis(yenişehir), olduğunu yazar. İstanbul'un fethinden sonra Romanya'nın Geni bölgesinden gelen Ulah ailelerinin yerleştiği bu bölgeye, Geniköy'den esinlenerek, Yeniköy denilmektedir. Bizans döneminde, semtin üst kısımlarında ki kocayemiş ağaçlarının çokluğundan esinlenerek aynı anlamı veren, Kamarodes(Kommaros) denilirdi. Bizans öncesinde ise, Makedonyalı Filip'in komutanlarından Demotriyos, çok sıcak bir günde bu yörede yaptığı savaşta Bizanslılara yenildiği için, günün anısına semte, Termimeriyon (termineri), yani sıcak köyü denilmiştir.
17.yüzyılda Padişah Kanuni Sultan Süleyman(1520-1566) bir ferman çıkararak İstanbul'un çevresindeki boş alanların yerleşim bölgesine dönüştürülmesini ister. Bu istek üzerine bir çok yerleşim bölgesi kurulur. Bu yeni yerleşim bölgelerinden biri de Yeniköydür.
Yeniköy'ün yerli halkı Karadeniz yöresinden, özellikle Trabzon ve Rize'den getirilen Rum ve Türk ailelerdir. Semte sonra Ermeniler daha sonrada Museviler gelerek yerleşmişlerdir.
Evliya çelebi Seyahatnamesinde Yeniköy ile ilgili şöyle yazmaktadır: " Burası Sultan Süleymen'ın fermanı ile iskan edildiği için Yeniköy derler. Üç bin haneli, bağlı ve bahçeli müzeyyen bir şehirdir. Galata kadısı'nın naibi hükmünde olup, subaşısı, yeniçeri Serdar'ı, çavuşu ve yasakçıları vardır. Üç camii olup, lebiderya'da olan kaptan Halil paşa cami gayet şirindir. Hacı Ömer hanesi önünde, yeniçeri avcıları, Istranca dağlarında avladıkları Karacaların etini padişah için pastırma yaparlar, evin önünde ki çimenzar sofada perverde ederler; çünkü buraların ab-ı latifdir. Bir hamamı, bir hanı ve bekar odaları, iki yüz dükkanı vardır. Karadeniz'e giden gemilerin kaptanları, peksimeti Galata'dan ve Yeniköy'den alırlar.
Yeniköy'de diğer boğaz semtleri gibi sık sık Rus ve Don kazaklarının saldırısına maruz kalır. Rus kazaklarının 1624 yılında yaptıkları saldırıda, saldırganlar üç yüz kadar şayka[ küçük fakat çok süratli tekne] ile Yeniköy'e saldırır, etrafı yakıp yıkar, ne varsa yağmalarlar, çok sayıda Türk ve Rum'u öldürüp, binden fazla esir alarak çekip giderler. Yeniçerileri bayram nedeni ile müdahale edememiş olması bu felaketi, Yeniköylülerin başına getirir. Ne var ki, Rus ve Don kazaklarının saldırıları pek çok kez tekrar etmiş, ve Yeniköy gibi diğer semtlerde yağmalanmıştır. Nispeten genç bir yerleşim bölgesi olmasına karşın Yeniköy'de pek çok tarihi eser vardır. Bilhassa sahil şeridinde ki yalılar, sahilhaneler, ana caddenin üst kısımlarında ki konak ve köşkler birer tarihi yapı özelliği taşır.
Yeniköy'de üç tarihi cami vardı. Bu camilerden biri Padişah II.Osman döneminde(1618-1622) Kaptan-ı derya ve sadrazam Güzelce Ali Paşa tarafından yaptırılan camidir. Bu camiye Çelebi Ali Paşa cami de deniliyordu. Diğeri, şeyhülislam Zembilli Ali efendinin oğlu Fazlı efendi(ö:1583) tarafından yaptırılan Molla Çelebi cami ve diğeri de derya reislerinden Osman Ağa tarafından yaptırılan Osman reis camii idi.Bu camilerden Molla Çelebi cami ile Çelebi Ali paşa camii, 1958 yılında yapılan yol genişletme çalışmaları sırasında yıkılmış gitmiştir. Ancak Osman Reis camii halen durmaktadır.
Yeniköy'de günümüzde beş cami vardır. Bunlar: Osman Reis camii(1635), Yeniköy çarşısı içinde ki yeni cami, Bağlar mevkii Cevahirler camii, askerlik şubesi karşısında ki sokaktaki Yeniköy yeni cami(1966), ve kalender üstü mahallesi camidir. Bu camilerden Osman Reis cami, Yeniköy'de ki en eski ve önemli tarihi yapılardan biridir. Bu cami 1903 yılında Ahmet Arif paşa tarafından bugünkü haliyle yeniden inşa edildi. Caminin alt tarafında(deniz tarafı) bir haziresi(mezarlık) bulunmaktadır. Cami bahçesinde çok eski tarihlerde yine bu camiye ait bir okul vardı. Ancak günümüzde bu okul ile ilgili bir iz yoktur.
Yeniköy'de ki bir başka tarihi eser, Yeniköy hamamıdır. Bu hamamı İskender paşa yaptırdığından, İskender Paşa hamamı olarak da anılır. Hamam, Yeniköy Köybaşı caddesi üzerinde cami yakınlarında idi. Yol yapım çalışmaları sırasında ve 1958 yılında yıkılmıştır. İskender paşa vakfında olan hamama, Reisler hamamı deniliyordu. Yeniköy'de bir de Şeyh İsmail efendinin kurduğu Halveti tarikatı tekkesi vardı. Bu tarikatın tekke binası günümüze kadar gelmemiştir, ancak bahçesinde ki mezarlıkta bulunan mezarlar ve mezar taşları halen korunmaktadır.
Yeniköy'ün yerleşim bölgesi olarak ne zaman kurulduğu kesin olarak bilinmiyor. Bazı kaynaklar Bizans döneminde böyle bir semte rastlanmadığından bahsederken, bazı kaynaklar ise tam aksine, Bizans döneminde ki adını bile vermektedirler. Ancak kesin olan, Yeniköy'ün Kanuni Sultan Süleyman'ın(1520-1566) fermanı ile, Karadeniz, özellikle Trabzon ve Rize tarafından getirtilen Rum ve Türk ailelerin iskan edilmesiyle kurulduğudur. Yeni bir yerleşim bölgesi olan buraya Türkler Yeniköy, Rumlar ise, aynı anlama gelen Neohorion(Neokhorion) demişlerdir. Zamanla Neohorion kelimesi, biraz kısaltılarak Nihoriye dönüşmüş ve öyle söylene gelmiştir.
Ne var ki bazı kaynaklar, Yeniköy'ün antik çağlarda ki varlığından bahseder ve isminin Neapolis(yenişehir), olduğunu yazar. İstanbul'un fethinden sonra Romanya'nın Geni bölgesinden gelen Ulah ailelerinin yerleştiği bu bölgeye, Geniköy'den esinlenerek, Yeniköy denilmektedir. Bizans döneminde, semtin üst kısımlarında ki kocayemiş ağaçlarının çokluğundan esinlenerek aynı anlamı veren, Kamarodes(Kommaros) denilirdi. Bizans öncesinde ise, Makedonyalı Filip'in komutanlarından Demotriyos, çok sıcak bir günde bu yörede yaptığı savaşta Bizanslılara yenildiği için, günün anısına semte, Termimeriyon (termineri), yani sıcak köyü denilmiştir.
17.yüzyılda Padişah Kanuni Sultan Süleyman(1520-1566) bir ferman çıkararak İstanbul'un çevresindeki boş alanların yerleşim bölgesine dönüştürülmesini ister. Bu istek üzerine bir çok yerleşim bölgesi kurulur. Bu yeni yerleşim bölgelerinden biri de Yeniköydür.
Yeniköy'ün yerli halkı Karadeniz yöresinden, özellikle Trabzon ve Rize'den getirilen Rum ve Türk ailelerdir. Semte sonra Ermeniler daha sonrada Museviler gelerek yerleşmişlerdir.
Evliya çelebi Seyahatnamesinde Yeniköy ile ilgili şöyle yazmaktadır: " Burası Sultan Süleymen'ın fermanı ile iskan edildiği için Yeniköy derler. Üç bin haneli, bağlı ve bahçeli müzeyyen bir şehirdir. Galata kadısı'nın naibi hükmünde olup, subaşısı, yeniçeri Serdar'ı, çavuşu ve yasakçıları vardır. Üç camii olup, lebiderya'da olan kaptan Halil paşa cami gayet şirindir. Hacı Ömer hanesi önünde, yeniçeri avcıları, Istranca dağlarında avladıkları Karacaların etini padişah için pastırma yaparlar, evin önünde ki çimenzar sofada perverde ederler; çünkü buraların ab-ı latifdir. Bir hamamı, bir hanı ve bekar odaları, iki yüz dükkanı vardır. Karadeniz'e giden gemilerin kaptanları, peksimeti Galata'dan ve Yeniköy'den alırlar.
Yeniköy'de diğer boğaz semtleri gibi sık sık Rus ve Don kazaklarının saldırısına maruz kalır. Rus kazaklarının 1624 yılında yaptıkları saldırıda, saldırganlar üç yüz kadar şayka[ küçük fakat çok süratli tekne] ile Yeniköy'e saldırır, etrafı yakıp yıkar, ne varsa yağmalarlar, çok sayıda Türk ve Rum'u öldürüp, binden fazla esir alarak çekip giderler. Yeniçerileri bayram nedeni ile müdahale edememiş olması bu felaketi, Yeniköylülerin başına getirir. Ne var ki, Rus ve Don kazaklarının saldırıları pek çok kez tekrar etmiş, ve Yeniköy gibi diğer semtlerde yağmalanmıştır. Nispeten genç bir yerleşim bölgesi olmasına karşın Yeniköy'de pek çok tarihi eser vardır. Bilhassa sahil şeridinde ki yalılar, sahilhaneler, ana caddenin üst kısımlarında ki konak ve köşkler birer tarihi yapı özelliği taşır.
Yeniköy'de üç tarihi cami vardı. Bu camilerden biri Padişah II.Osman döneminde(1618-1622) Kaptan-ı derya ve sadrazam Güzelce Ali Paşa tarafından yaptırılan camidir. Bu camiye Çelebi Ali Paşa cami de deniliyordu. Diğeri, şeyhülislam Zembilli Ali efendinin oğlu Fazlı efendi(ö:1583) tarafından yaptırılan Molla Çelebi cami ve diğeri de derya reislerinden Osman Ağa tarafından yaptırılan Osman reis camii idi.Bu camilerden Molla Çelebi cami ile Çelebi Ali paşa camii, 1958 yılında yapılan yol genişletme çalışmaları sırasında yıkılmış gitmiştir. Ancak Osman Reis camii halen durmaktadır.
Yeniköy'de günümüzde beş cami vardır. Bunlar: Osman Reis camii(1635), Yeniköy çarşısı içinde ki yeni cami, Bağlar mevkii Cevahirler camii, askerlik şubesi karşısında ki sokaktaki Yeniköy yeni cami(1966), ve kalender üstü mahallesi camidir. Bu camilerden Osman Reis cami, Yeniköy'de ki en eski ve önemli tarihi yapılardan biridir. Bu cami 1903 yılında Ahmet Arif paşa tarafından bugünkü haliyle yeniden inşa edildi. Caminin alt tarafında(deniz tarafı) bir haziresi(mezarlık) bulunmaktadır. Cami bahçesinde çok eski tarihlerde yine bu camiye ait bir okul vardı. Ancak günümüzde bu okul ile ilgili bir iz yoktur.
Yeniköy'de ki bir başka tarihi eser, Yeniköy hamamıdır. Bu hamamı İskender paşa yaptırdığından, İskender Paşa hamamı olarak da anılır. Hamam, Yeniköy Köybaşı caddesi üzerinde cami yakınlarında idi. Yol yapım çalışmaları sırasında ve 1958 yılında yıkılmıştır. İskender paşa vakfında olan hamama, Reisler hamamı deniliyordu. Yeniköy'de bir de Şeyh İsmail efendinin kurduğu Halveti tarikatı tekkesi vardı. Bu tarikatın tekke binası günümüze kadar gelmemiştir, ancak bahçesinde ki mezarlıkta bulunan mezarlar ve mezar taşları halen korunmaktadır.
Yeniköy'de beş kilise, bir sinagog inşa edilmiştir. Bunlar; Ayios Nikolaos, Ayios Yeorgios ve Panayia Kumariotisa Rum kiliseleri, Surp Asdvadzadzin ve Surp Hovhannes Mıgırdıç Ermeni kiliseleridir. Musevilerin de yeniköy Sinagogu adını taşıyan bir sinagogları vardır. Panayia Kumariotisa kilisesi Meryem anaya ithaf edilmiş olup, inşa tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak 17.yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. 1722 yılında Yeniköy'de çıkan büyük yangında, üç kilisenin yandığı bilinmektedir. ikinci kez inşa edilen kilise, 1821 yılına kadar kullanılmıştır.1821 yılında Mora isyanı nedeniyle bazı kiliseler yakılıp yıkılmıştı. Bu kilisede yakılanlardan biri olmuştur. 1836 yılında İstanbul'u kasıp kavuran veba salgınının, Yeniköy'lü Kara Theodori paşanın uyguladığı karantina sistemi ile önlenmesi üzerine, Padişah Sultan II.Mahmud, çok memnun olmuş ve bu hizmete karşılık bugünkü kilisenin yapımına izin vermiştir.1837 yılında tamamlanan kilisede, değerli tarihi eser ikonalar ve üç katlı görkemli çan kulesi vardır. Çan kulesi ayrı bir binadır.
Ayios Nikolaos kilisesi yeniköy'ün ikinci büyük kilisesidir. balıkçı ve denizcilerin koruyucusu Aziz Nikola adına ithaf edilmiştir. Bu kilisenin ilk yapım tarihi belirsizdir. 1772 yangınından sonra bir kaç kez yenilenmiştir. Bu kilisede tahrip edilen kiliselerden idi ve 1839 yılında yeniden inşa edilerek günümüze kadar gelmiştir. Kilise bahçesi içersin de ayrı bir bina olarak iki katlı çan kulesi 1888 yılında inşa edilmiştir.
Ayios Yeorgios kilisesi, İstanbul'da Kudüs Patrikhanesine bağlı ve aynı ismi taşıyan kiliselerden biridir. Bu kilisenin de ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Ancak 1740 yılında mevcut olduğu, yıllık gelirinin 40 kuruş civarında olduğu ve bu haliyle yeniköy'de ki kiliseler içersinde mali açıdan en fakiri olduğu kayıtlarda mevcuttur. Bu kilise Simitçi Salih sokağı ile Valide çeşmesi sokağı arasında olup, bugünkü durumunu 1851 yılında almıştır.
Yeniköy'de, 17. yüzyılda az miktarda da olsa Ermeniler de yaşıyordu. Ermeni nüfusu 18. yüzyılda artmaya başlamış ve 20. yüzyılın başlarında cemaat olabilmişlerdir. Ermenilerin kilisesi Surp Asdvadzadzin kilisesi, Meryem anaya ithaf edilmiştir. 1760 yılında yapılan kilise, 1834yılında yenilenmiş olup halen kullanılmaktadır. Ermenilere ait ikinci kilise Surp Hovhannes Mıgırdıç kilisesidir. Vaftizci yahya'ya ithaf edilmiştir ve Yeniköy köybaşı'nda olup, ana caddeye yakındır.
Yeniköy'de ilk yerleşim yıllarında Musevi nüfus yoktu. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren sayfiye amaçlı gelmeleri ve özellikle yaz aylarında ikamet etmeleri ile dikkati çektiler. Cemaat olacak duruma geldiklerinde ise, ibadet ihtiyaçlarının giderilmesi amacıyla, Musevi banker Kamondo ailesinin desteği ile 1870 li yıllarda askerlik şubesinin karşısında inşa edilen sinagogu hizmete açtılar.
Yeniköy'de ki her kilisenin bahçesinde mezarlık var. Kilise bahçesinde ki mezarlıklar hala bakımlı ve mezarların kimlere ait oldukları bellidir. Kiliselerin dışında ki Rum mezarlıkları sahilden hayli içerde, yeniköy'ün sırtlarında olup kullanılır durumdadır. Ermeni mezarlığı ise, Yeniköy mezarlığı arkasında bulunan hakim bir tepe üzerindedir. Bu mezarlığı hangi olay nedeniyle şehitlik olarak isimlendirildiği bilinmemektedir. Türk mezarlığı da Yeniköy'ün iç kısımlarındadır. Yeniköy'de Musevi mezarlığı bulunmamaktadır.
Yeniköy'de padişah III.Selim'in annesi Mihrişah sultan'ın yaptırdığı iki çeşme vardı. Köybaşı caddesi üzerinde bulunan tek yüzlü duvar çeşmesi 1805 yılında yaptırılmış fakat 1957 yılında ki yol yapım çalışmaları sırasında yok olmuştur. Mihrişah valide Sultan 1805 yılında bir çeşme daha yaptırdı. Çeşme, Molla Çelebi caminin kıble duvarındaydı. Ancak yol yapım çalışmaları sırasında 1957 yılında Molla Çelebi cami ile birlikte yıkılmıştır. Bu çeşme şimdi, askerlik şubesinin yanında ki parkın içinde olup, tarihi eser olarak korunmaktadır. Bu parkın içersinde bir de su terazisi vardır ancak hangi tarihde ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Hüseyin paşa(ağa) çeşmesi, 1825 yılında kalender mevkinde ve yol üzerinde yapıldı. Ne var ki bu çeşmede yol yapım çalışmaları sırasında yıkılmıştır. Yıkımdan nasibi alan çeşmelerden biri de üç kitabeli Hacı Baba çeşmesidir. Ana cadde üzerinde bulunan bu çeşmede, Ermenice, Türkçe ve Rumca olmak üzere üç kitabe vardır. Ermenice kitabede 1841, Rumca kitabede 1861 ve Türkçe kitabede 1863 tarihleri yazılıdır. Bu göstermektedir ki çeşme, üç kez bakım görmüştür. Bu çeşmede yol bakım çalışmaları sırasında yıkılıp gitmiştir. Yeniköy Yeni cami yanında ki büyük duvar çeşmesi de tarihi çeşmelerden olup, üzerinde herhangi bir kitabe olmadığından, kim tarafından ve hangi tarihte yapıldığı bilinmemektedir.
Mahallenin tek kaynak suyu, Kumsuyudur. Özgür sokağının ist kısmında bulunan bu çeşme, üç ayrı çeşme ile çarşı içine iner. Birinci çeşme Özgür sokakta, ikinci çeşme Köyderesi sokakta, üçüncü çeşme ise Simitci Salih sokaktadır. Çeşmenin yapılış tarihi 1947 dir. Eski dönemlerde Yeniköy, su kaynağı bol olan yerleşim alanlarındandı. Bu nedenle de pek çok ayazma vardı. Yeniköy'de ki başlıca ayazmalar şunlardır: Panayia Tis Fatnis ayazması, Ayia Paraskevi ayazması, Ayios Haralombos ayazması. Panayia Tis Fatnis ayazmasının yapım tarihi bilinmemektedir. Su dolabı sokağında bulunan bu ayazma yığma taştan yapılmış ancak sonradan ahıra dönüştürülmüştür. 1950 yılında Ayazmanın bulunduğu alan Rumlar tarafından satın alınmış, yeniden inşa edilmiştir. Yeniköy'ün en bakımlı ve en büyük ayazmasıdır. Ayia Paraskevi ayazması, Yeniköy'ün hala en çok ziyaret edilen ayazmasıdır. Küçük bir kulübe durumundadır, suyu acıdır, göz hastalıklarına iyi geldiği söylenmektedir. Bu ayazmanın yanında, iki tarihi çınar ağacı bulunmaktadır. Ayios Haralombos ayazması, halen kullanılan bir ayazmadır ve kısa bir süre önce onarım görmüştür. Sayılan bu üç ayazmadan başka pek çok ayazma daha vardı. Ayios Therapnon ayazması adını taşıyan iki ayazma 1960 yılına kadar ziyaret ediliyordu, ancak zamanla kaybolup gitmişlerdir. Bu bölgede bulunan diğer ayazmalarda zaman süreci içersinde yıkılıp gitmişlerdir.
Mahallede ki asırlık ağaçların çokluğu dikkat çeker. Ayaparaskevi ayazmasının yanında ki iki çınar ağacından birinin çevresi 4.40 metre, diğerinin ise 2.85 metredir. Eski çifte Çınar gazinosu[şimdi böyle bir gazino yok] girişinde ki çınar ağacının çevresi 3.80 metredir. Tahsin Gürel[sonraları Ilıcak yalısı] yalısının bahçesindeki dev çınar ağacı ise, dipten beş dallıdır. Aynı yalının bahçesinde bulunan bir başka çınarda asırlık ağaçlardandır.
Yeniköy, Boğaziçi'nin en göz alıcı yerine kurulmuş bir yerleşim bölgesidir. Her iki yanında koy olması(İstinye-tarabya) önemini daha da arttırmıştır. Deniz suyunun biraz akıntılı ama temiz, semtin iç kısımlarına gidildikçe yeşil ve ağaçlık alanların bolluğu, havasının fevkalade güzel olası ile İstanbul'un çok çabuk gelişen ve ilgi çeken mahallelerinden olmuştur.
Yeniköy'ün kuruluşunda iki mahalle ortaya çıkmıştır. Bunlardan biri Türk mahallesi diğeri ise Türk mahallesidir. Türkler İstinya'ye kadar olan bir alanda yerleşmişlerken, Rumlar da Kalender'e kadar olan bir alanda yerleşmişlerdi. Türkler kendi mahallelerine Yeniköy, Rumlar ise Neohorion diyorlardı. yeniköy, 19. yüzyılın sonları ile 20.yüzyılın başlarında çok ilgi çeken semtlerden biri oldu. Bilhassa devlet adamları ile bürokratların ilgi göstermesi, zenginlerin, paşa, paşazade, devlet adamları ve bürokratların Yeniköy'e yerleşmesi burayı yalılar, sahilhaneler ve konaklar semti yapmıştır.
Kalender Köşkü |
Yeniköy'de ilk tarihi eser binayı yaptıran, Sultanahmet cami bina emini, Kalender çavuş olmuştur. Kalender cavuş burada büyük bir hamam ve sahilsaray yaptırdı. Semt bu nedenle de Kalender adını aldı. Halen ordu evi olarak kullanılan Kalender köşkü, Padişah III.Ahmet döneminde(1703-1730) Sadrazam Damat İbrahim paşa tarafından yaptırıldı. Bu bina daha önce Kalender Çavuş tarafından yaptırılan binanın temelleri üzerine inşa edilmiştir. Bazı kaynaklarda bu binanın 1866-1875 yıllarında yaptırıldığı belirtilmektedir. Kalender köşkünde, Sultan Aziz 27.09.1864 tarihinde III.Napoleon'un kuzeni Muray'ı kabul etti. Bu muhteşem köşk bir kaç kez yangın geçirmiştir. Son kez 1939 yılında yandı. 1967 yılına kadar harap bir vaziyette kalan yalı, bir kat ilavesiyle yeniden inşa edilmişi ve günümüzde ordu evi olarak kullanılmaktadır.
Mr Walker sahilhanesi 1870 li yıllarda yapılmış olup günümüzde sahibi Eczacıbaşı ailesidir. Kalender caddesi üzerindeki Mühendis Nebil Serter yalısı 19. yüz yılda Sultan Abdülhamid döneminde yaptırılmıştır. Eski Sarıyer adliye binası daha önceleri Polonya büyük elçiliği idi. Bina 19. yüzyıl başlarında inşa edildi. Bu binayı İlhami Özdemiroğlu satın aldıktan sonra, 1960 yılında Sarıyer adliyesi olmuştur. 1972 yılında büyük bir yangın gördükten sonra onarım görmüştür. Cezayirliyan yalısı da tarihi binalardandır. 1885 yılında inşa edilmiştir.Bu yalı I.Dünya Savaşından önce Avusturya-Macaristan büyükelçiliği daha sonra da yazlığı olarak kullanılmıştır. Yalının en büyük özelliği, giriş taşlığında ki çakıl taşı süslemelerinin muhteşem bir güzelliğe sahip olmasıdır.
Yeniköy Balıkçı Barınağı |
Yeniköy İskelesi |
Yeniköy'deki tarihi eser yalılardan biri de Tahsin bey yalısıdır.Tahsin bey'e ait şirketin iflasından sonra yalı, Ilıcak ailesine geçmiştir. Bu ailenin de iflası üzerine yalıya Enka şirketi ortaklarından Sadi Gülçelik sahip oldu(1975) 1980 yılında elim bir uçak kazası sonucu Sadi Gülçelik ölünce, yalı tekrar Ilıcak ailesine geçti. daha sonra Borç-Alacak olayları nedeniyle yalı, Doğuş grubu tarafından haciz edildi. Erol Aksoy ile Ilıcakların anlaşmaları üzerine yalıya Erol Aksoy sahip oldu. Ne var ki,yalı Erol Aksoy'da fazla kalmadı ve 2004 yılında Sabancı ailesi tarafından satın alındı. Bu yalının bir ismi de lanetli yalıdır. Bu ismi almasının nedeni, yalıya sahip olanların hiç birisinin işlerinin iflah olmamasıdır. Bu yalının en büyük özelliği seksen metrelik bir rıhtıma sahip olmasıdır.
Sait Halim Paşa Yalısı |
Köybaşı caddesinde ki yalılardan biri de çaycı İstapan yalısıdır. Ne zaman yapıldığı bilinmiyor. 1991 yılında Necati Aslan olarak isim almışsa da bu yalı, Dr. Hulusi Beçet yalısı olarak bilinir.
Eski zaptiye(polis) karakolu, 1901 yılında yapılmış olan, Yeniköy'den Yenimahalleye kadar giden karakollardan biridir. Bu bina 1923 yılından beri askerlik şubesi olarak kullanılıyor. Madenci Arif bey yalısı tarihi eserlerden olup, Süreyya bey yalısı olarak da bilinmektedir. Köybaşı caddesindeki 157 nolu yalı, Dr. Rasim bey yalısı olup, son sahibi eski Başbakanlardan Tansu Çillerdir. Bu yalının hemen yanında Üstünkaya yalısı bulunmaktadır. Bu yalıda çok el değiştiren yalılardan olmuştur. Faruk Sezerar yalısı, 18. yüzyılın sonlarında yapılmış tarihi ve önemli yapılardan biridir. Yalı, iki Fransız tarafından Aslan Sadıkoğluna satıldı. 1933 yılında Ord. Prof. Dr. Burhanettin Sezerar yalının son sahibi oldu. Yalı, profesör'ün oğlu olan Faruk Sezerar adıyla anılmaktadır. Bir diğer tarihi yalı da, Levazım Reisi Birinci Ferik Ahmet Afif paşa(1852-1920) yalısı olup 1910 yılında yaptırılmıştır. Yalıya sonraları Misbah Muhayyeş sahip olmuş ve yalı bu isimle anılmaya başlamıştır. Özgün mimarisi ve görkemli yapısıyla bu yalı boğaziçi'nin en kıymetli yalılarından birisidir. Bu tarihi binanın son sahibi ise Uzan ailesidir. Yalı eskisine uygun olarak 1986 yılında yenilenmiştir. Sadece yeniköy mahallesinin ve Sarıyer ilçesinin değil, Boğaziçi'nin en muhteşem yalısı, Şehzade Burhanettin efendi yalısıdır. Yalı 1880 yılında yapılmış olup, ilk sahibi Varti Vartaks efendidir. Üç bin metrekare kapalı alanı, 64 odası bulunan yalının 60 metrelik bir de rıhtımı vardır. İlk sahibinin ölmesi üzerine yalıya Teşkilat-ı umumiye nazırı Ahmet Münir paşa sahip oldu. 1911 yılında Sultan II.Abdülhamid, çok sevdiği oğlu şehzade Burhanettin efendi için yalıyı satın aldı. Burhanettin efendi, İstanbul'dan ayrılmadan önce yalıyı Ahmet İhsan bey'e sattı. 1984 yılında ise yalının sahibi Müfit Erbilgin oldu. Yalı büyük bir onarım gördü ve 1999 yılında tamamlandı. Bu yalı 1984 yılından beri Erbilgin yalısı olarak anılmaktadır.
Erbilgin Yalısı |
Yeniköy sadece yabancı ülke temsilcileri tarafından değil, turist olarak da gelen yerli ve yabancıların da ilgi gösterdikleri bir semt olduğundan otel sayısı fazla idi. Yeniköy'de ilk otel 1913 yılında Hotel Thalia adıyla açıldı. Sonraları Yeniköy Rum Parayia kilisesi mütevelli heyetine ait yalı bir ara, Josep Levi tarafından Splendit oteli adıyla işletildi. Bu yalının alt bölümü uzun bir zamandan beri Aleko'nun yeri ve Deniz park adıyla restaurant olarak işletilmektedir. Daha sonra ki yıllarda da Yeniköy'de otel açımına devam edildi. Bu otelleri Beyaz yalı oteli(1949), ve Boğaziçi otelleri(1960) izledi.Ne var ki bu otellerin hiç biri uzun ömürlü olamadı. Yeniköy'de ilk modern otel, 1960 lı yılların sonunda, Sait Halim paşa yalısının yanında, Carlton oteli adıyla açıldı. Bu otel 1986 yılında kapatıldı ve sonra da yıkılmıştır.
Yeniköy'de yaşam çeşitlilik gösterir. İlk yıllarda Yeniköy halkı balıkçılık, bağcılık, bahçecilik, meyvecilik, fırıncılık, meyhanecilik ve kayıkçılık yapıyorlardı. Yeniköy'ün özellikle Rum fırıncıları ile balıklıları mesleklerinde çok başarılı olmuşlardı. daha sonra diğer meslekler gelişmiştir.
Yeniköy uzun yıllar, Karadeniz veya Marmara tarafına sefere çıkacak olan gemilere erzak veren hareketli bir merkezdi. Bilhassa Yeniköylü fırıncıların yaptıkları peksimetler, çok meşhurdu ve dayanıklı olmaları nedeniyle gemiler bolca peksimet alırlardı. Halen yeniköy otobüs durağının arkasında bulunan Tarihi Yeniköy börekçisi ününü devam ettirmektedir. Bu küçük börekçide hafta sonları hoş ve hızlı kahvaltı yapabilirsiniz.
Yeniköy'ün balıkçıları ve balıkçı reisleri de çok ünlüydüler. Özellikle dalyancıları ve Dalyan reisleri çok aranır, dalyan kurulması işi hep onlara verilirdi. Dalyancılık gibi, küçük ağa ve olta balıkçılığı ile Çirozculukta da çok ustaydılar.
Yeniköy'de gelişen en önemli sanat, yazma ve yemeni imalatı idi. Yeniköy'ün kurulduğu yıllardan 1960 lı yıllara kadar yemeni ve yazma imalatı devam etti. 19. yüzyılın sonlarına doğru çok sayıda imalathane varken, bu sayı 1960 larda hayli azaldı ve bir süre sonra da tamamen yok olup gitti. yeniköy'ün yazma ve yemenileri sadece yurt içinde değil, yurt dışından da alıcı buluyordu.
Yeniköy, günümüzde en modern yerleşim bölgelerinden biridir. Türkiye'nin en zengin iş adamlarının ikamet ettiği bu semt de yaşam son derece renklidir. Yukarıdaki tepelik bölümlerde bağlar diye anılan bölümlerde yoğun karadenizli vatandaşlarımız yaşamakta.